Allah Teâlâ sonsuz kudret ve kerem sahibidir. Mülkünde saltanatını ve hükümranlığını sürdürürken danışmanı, yardımcısı, örnek alacağı (daha önce geçmiş) bir vakıa yoktur. Varlık âlemine çıkaracağı her şey için bütün sıfatlarını yansıtırken Rahmet’ini önceler. Ne var ki kimi âyetlerde Rahman oluşuna sınır koyarmış gibi Cebbar sıfatını öne çıkarttığı görülür. (Bkz. Â’râf-7/179). Böylesi âyetler olayların sonucu nereye varırsa varsın Allah’ın mutlak kudret ve irade sahibi oluşunu, mülkündeki hükümranlığında tekliğini ifade ederler. Bu durum, ilk bakışta, O’nun kerem sahibi olduğunun, bağış ve ihsan sınırsızlığının önüne konmuş setler gibi gözükür. Sonunda varır, cevaplarının bulunması son derece müşkül olan şu sorular aklın zeminine kök salar: “Allah ne dilerse onu mu yapar?” yoksa “Ne gerekirse onu mu yapar?” Her iki sorunun cevaplarının olumlu sonuçlarına destek çıkan Kur’an-ı Kerim’de birçok ayetler bulunuyor.
Konu oldukça karmaşık gözüküyor.
Kitabımızda (çoğunlukta olan düşüncenin aksine) ilk sorunun hakikatini bozmadan ikinci sorunun cevabı peşine düştük ve olayların ikinci soruya müspet mânâda cevap verecek tarzda geliştiğini ortaya koyan (aklî ve naklî) delillerimizi sunduk.
Allah düşüncelerimizi ve anlayışımızı pak eylesin!