Son zamanlarda daha bir ivme kazanan din konusundaki tartışmalarda üzerinde en çok durulan konuların başında, dinî ifadelerin/kutsal metinlerin tahlîli gelmektedir. Özellikle vahiyle gelen ifadelerin, anlattıkları gerçeği ne oranda karşıladığı konusu sıkça tartışılmaktadır. Bu alanda din dilinin mahiyetini anlamaya dönük olarak “Sembolizm” veya “Sembolik/Alegorik/Mecazcı Dil Anlayışı”, ileri sürülen iddialı bir görüş olarak karşımıza çıkmaktadır. Şu bir gerçek ki deyimleri, mecazları ve edebî tasvirleri tümüyle yok saymak, onları salt literal olarak algılamak anlayışları köreltmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki ölçü ve kritere tabi olmaksızın gelişigüzel bir şekilde tüm ifadeleri mecaz bahanesi ile öznelleştirmek de anlamı buharlaştırmakta ve yok etmektedir. Öyleyse aşırılıklardan kaçınıp mutedil bir ölçü ve denge ile hareket edilebildiği takdirde sembolizm, bize kutsalın farklı tezahürlerinin yorumunu mümkün kılan teorik şifreyi sunarak beşeri varlığa ve onun varoluşuna yabancı olanın farkına varılmasına yardımcı olabilir, görülmeyen gerçekleri elle tutulur derecede açık olmayan bir algılayış ile anlamamıza katkıda bulunabilir. Aksi takdirde dilin kurallarına ve sahih naklî kaynaklara uygun olmayacak şekilde hareket edildiğinde, dinî ifadelerin anlamı ve nesnel karşılığı ile ilgili güvenilir bir dayanak ortaya koymak imkânsız hale gelecektir.